Sosyal medyanın Irak protestoları üzerindeki etkisi

  • 1/31/2020
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin istifa etmesinden iki gün sonra, başkent Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nda bulunan göstericiler, protestolara katılan göstericilerin günlük hayatlarını videolarla aktaran ünlü Youtube fenomeni aktivistin serbest bırakılma haberini kutluyorlardı. Aktivist, tıpkı diğer kaçırma olaylarında olduğu gibi Tahrir Meydanı yakınlarındaki bir sokakta alıkonularak bilinmeyen bir mekâna götürülmüş ve yaklaşık 7 gün sonra, yani 28 Kasım’da serbest bırakılmıştı. Protestolara katılan aktivistler, gösterilerin başladığı Ekim 2019’dan bu yana çekilen videoları halen paylaşıyorlar. Söz konusu videolar gözle görülür bir biçimde etkileşim alıyor. Bu videolar ayrıca insanlara, en azından sosyal medya platformlarında bile olsa görüşlerini dile getirme korkusunu aşmalarına yardım etti. Birkaç hafta içinde yüzbinlerce kez tıklanan bu videolar, aynı zamanda güvenlik güçlerinin göstericilere karşı kullandığı orantısız gücün kayıt altına alınmasını sağladı. Serbest bırakılan ünlü Youtube fenomeni, sadece insanlara görüşlerini dile getirme konusunda cesaret vermekle kalmamış aynı şekilde gelişmelerin paylaşılmasında sosyal medyanın aktif bir şekilde kullanılması noktasında büyük bir rol oynamıştı. Buna domino etkisi de denebilir. Nitekim Ocak 2020 itibarıyla Irak’taki Facebook kullanıcılarının sayısı yaklaşık 20 milyona ulaştı. Bunun dörtte birini kadınlar, yaklaşık üçte birini de Bağdat’ta yaşayanlar oluşturuyor. Facebook tarafından sağlanan istatistiksel algoritmalara göre, bu sayı geçen senenin başında yaklaşık 4 milyonun biraz üzerindeydi. Şu anki kullanıcıların yarısı yaşları 25 ila 34 arasında değişen gençlerden oluşuyor. Protestoların patlak vermesinden bu yana bu gençlerin çoğu sosyal medya üzerinden siyasi rejimle ilgili taleplerini dile getirmekle kalmayıp, yaptığı çağrılarla insanları meydanlara çıkmaya teşvik ediyor. Irak’ın güney ve orta kentlerinde süren protestolar bir elden yönetilmiyor. Her şehirde yaşanan protestoların kendine has birtakım özellikleri ve farklılıkları bulunuyor. Ancak buna rağmen ülke genelindeki protestolar tek bir amaç üzerinde birleşiyor: Yozlaşmış siyasi elitlerin yönetimden elini çekmesi ve adilane bir seçim sisteminin hayata geçirilmesi. Bu birliğin oluşmasında ise en büyük rolü sosyal medya oynadı. Sosyal medya, ulaşılmayanı ulaşılabilir hale getirince, ülkenin farklı yerlerindeki protestolarda aynı fotoğrafı vermek mümkün oldu.Göstericiler savaşı kazandı: Abdulmehdi istifa etti 30 Kasım’da Irak’taki protesto meydanlarında, Zikar vilayetinin kent merkezi Nasıriye’de yaşamını yitiren göstericiler için akşam saatlerinde mumlar yakıldı. Nitekim bundan iki gün önce güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu onlarca gösterici yaşamını yitirmiş, yüzlercesi de yaralanmıştı. Kentteki aşiret liderlerinin araya girmesinin ardından güvenlik güçleri çekilmişti. Nasıriye’deki olayların yaşandığı o günün akşamında Abdulmehdi istifa ettiğini ilan etti. O akşam hayatını kaybedenlerden biri de 21 yaşındaki Ömer Sadun’du. Aktivistler ölümünün ardından Sadun’un Facebook hesabındaki fotoğraflarını yeniden dolaşımı koydu. Yetim olduğu öğrenilen Sadun’un fotoğrafları hükümet karşıtı protestolarda ve grafitilerde yoğun bir şekilde kullanıldı.Söylentiler 12 Kasım’da işçi sendikaları, kendi bünyesindeki mühendis ve ustalarını elektrik kabloları ve ekipmanlarıyla birlikte Tahrir Meydanı’na gönderdi. Irak kamuoyunda Uhud Dağı olarak da bilinen meydandaki protestoların merkezi olan Türk Lokantası’na giren ustalar, binanın elektrik alt yapısını yenileyerek her kata ışıklandırma sistemi kurdu. Akşam vakitlerinde binanın çekilmiş fotoğraflarına bakınca, binadan yayılan ışık huzmelerinin karanlık meydanı nasıl aydınlattığı görülebiliyor. Buna karşın partilerin tekelindeki bazı medya grupları, kendi platformları üzerinden Türk Lokantası ile ilgili birtakım söylentiler çıkararak, buradaki göstericiler için ‘yol kesici’ nitelemesini kullandı. Ancak bu yöndeki söylentiler, sosyal medya kullanıcılarının gündeminde çok sınırlı bir şekilde yer alıyordu. Geçen iki ay içerisinde siyasi partilerin tekelindeki bazı medya grupları protestolarla ilgili iki hikâye ortaya atıyordu. Ancak bunlar komplo diliyle yazılan ve büyük ölçüde kışkırtma amaçlı hikâyelerdi.Protestoların arka bahçesi Türk Lokantası’nın katlarından biri Facebook grubuna ayrıldı. Bu grup ‘devrim’den türetilmiş başlıklarla açtığı sayfalarda binlerce gösterici ve kendilerine destek verenlerle etkileşim kuruyor. Söz konusu sayfalarda ise protestolara ait hikâye ve fotoğraf paylaşımının yanı sıra yardım kampanyaları başlatılıyor, bağış toplanıyor ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı ile yaşanan ölümler kayıt altına alınıyor. Grup, paylaştığı güvenilir bilgiler sayesinde artık sosyal medyada doğru bilginin kaynağı olarak görülüyor. Hatta durum öyle bir noktaya ulaştı ki Uluslararası Af Örgütü gibi küresel ölçekli sivil toplum örgütleri bu grubun paylaştıklarını kaynak olarak gösteriyor. Nitekim geçtiğimiz Kasım ayında Uluslararası Af Örgütü, bu gruba dayandırdığı bilgiyle göz yaşartıcı gaz kapsülü isabet eden bir göstericinin kafatasının yandığını belirtirken, resmi makamlar bunu ısrarla reddetmişti. Göstericiler sosyal medya platformları üzerinden ayrıca ülkenin geleceğine ilişkin vizyonlarını da paylaşıyorlar. Her ne kadar bazı konularda görüş birliği olmasa da bu platformlar sağlıklı bir tartışma zemini sağlıyor. Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin istifasını ilan etmesinin üzerinden neredeyse 2 ay geçti. Ancak istifa kararı kalabalıkların öfkesini dindirmede yeterli olmadı. Halen yeni bir başbakan seçilememesine tepkili olan göstericiler, protestolarını bir üst seviyeye taşıyarak gerginliği tırmandırma kararı aldı. Bu kararla birlikte güvenlik güçlerinin uyguladığı baskının da dozu arttı. 10 Ocak’ta Basra kentinde televizyon kanalında çalışan muhabir Ahmed Abdussamed ve kameraman arkadaşı Safa el-Gali, kimliği belirsiz kişilerce suikasta uğradı. Abdussamed ve Gali, araçlarına binerek protesto meydanını terk ettiği dakikalarda önleri kesilerek üzerlerine ateş açıldı. Göstericiler gece yarısı ikisinin cansız bedenini ailesine ulaştırdı. Ölümü sonrasında Abdussamed’e ait daha önce çekilen videolarda, ülkedeki yolsuzluğun yayılmasından, temel hizmetlerdeki aksaklıktan ve bundan duyduğu rahatsızlıktan bahsettiği görülüyor. İkisinin posterleri göstericiler tarafından daha sonra meydanlara ve sokaklara asıldı. Abdussamed ve Gali’ye ait fotoğraflar, Basra’dan Bağdat’a protestolardaki kalabalıkların daha da artmasında ve gösterilerin alevlenmesinde etkili oldu. Abdussamed ve Gali sonrası sosyal medya üzerinde gösterici cinayetlerinden sorumlu kişilerin adalete teslim edilmesi için birçok kampanya başlatıldı.

مشاركة :