Önümüzdeki aylardan, yıl sonuna kadar ihtimaller kapısı açık olacak. Meselelerin herhangi bir yönde çözüldüğüne inananlar hata etmiş olur. Başlangıçlar zor olacak; hatta küçük çaplı çatışmalar ve savaşlar olacak. Bununla birlikte Biden’ın yıllarının, bölgesel pek çok konuyu çözüme ulaştıracağına dair iyimser bir görüş var. Zira meseleler temelde birbirine bağlı ve biri, bir diğerinin sonucunu doğuruyor. Ancak bu olayların kontrolden çıkacağına ve gördüğümüz tüm sahnelerden daha kötü sahnelere tanık olacağımıza ilişkin endişeleri ortadan kaldırmıyor. Yeni yönetimle birlikte çıkılan yolun daha başlangıcında olduğumuz için en iyisi olumlu ihtimalleri sadece iyimserlik yönünden değil, gerçekçi oldukları için ortaya koymak. Benim görüşüme göre Biden, bölgede barışı daha iyi sağlayabilir. Neden? Burada sadece Arap-Filistin-İsrail çatışmasında barışın sağlanmasından bahsetmiyorum -ki bu konuyu başka bir yazıya bırakalım-. Aynı zamanda daha tehlikeli bir çatışmada barışın sağlanmasından bahsediyorum: İran. Donald Trump döneminde bir tane proje vardı; İran’ı cezalandırmak. Bunu başardı da. Nitekim İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani birkaç gün önce içtenlikle bir açıklama yaparak “Trump yüzünden üç yıl boyunca gözümü kırpmadım!” dedi. Trump, daha önce eşi görülmemiş bir şekilde sisteme gün yüzü göstermedi ve Biden’e aynı yolu izlerse mantıklı bir anlaşma yapmasına yardımcı olacak yeni bir gerçeklik sundu. Trump, eski Başkan Barack Obama’nın İranlılara sağladığı tüm siyasi ve mali ayrıcalıkları geri aldı. Onları iflasa sürükledi, etraflarını kuşattı ve neredeyse mağlup etti. Bununla birlikte rejimin, aldığı darbelere rağmen hala yaralı, kapana kıstırılmış, zarar verebilecek bir hayvan olduğunu söylemeliyiz. Biden Trumpın başarılarını temel alabilir. Nükleer anlaşma olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (JCPOA) bölgeyi kapsayacak ve İran’ın sınırlarının dışına yayılmasını ve nükleer silah geliştirmesini engelleyecek şekilde değiştirerek İran’la çatışmaları ve savaşları sona erdirmeyi önerebilir. İşin tehlikeli tarafı İran, Biden’ın zayıf olduğunu ve demokrat yönetiminin meydan okuma ve çatışma arzusunda olmadığını düşünüyor. Bu da Tahran’ı ödün vermemeye itecek. Gerçek ne olursa olsun burada tasavvur gerçekten daha tehlikeli. Washington yönetimi dişlerini göstermedikçe, geri adım atmak ve bölgeyi ateşe vererek başarısız olacak eski anlaşmayı kabul etmek dışında, İran ile diyaloğu yönetmede başarısız olacaktır. Sağlam görünüşüne rağmen, Hamaney rejimi oldukça dağılmış bir durumda ve yaptırımların önümüzdeki yıllarda da devam etmesini kaldıramaz. Suudi Arabistan ve Irak’a yönelik son saldırıları, Afganistan’daki faaliyetlerini artırması ve denizde petrol kaçakçılığı girişimlerini tekrarlaması, bunların hepsi gelecek adımlarını planlayan Biden yönetimine karşı gövde gösterileri sayılıyor. Bu yüzden Bidenin başarılı olması, Trump’ın izlediği politikanın sonuçlarından faydalanmasından ve rejimi, kendisini boğmaya devam edebileceğine dair tehdit etmesinden geçiyor. Yönetim yaptırımları uygulamaya devam ederse İranlılar masaya makul bir çözüm için daha hazırlıklı bir şekilde gelecektir. Hamaney için Biden’ın karşısında taviz vermek Trump’a boyun eğmekten daha kolay. Şiddetli bir baskı olmadan boyun eğmeyecek. Ancak işte o zaman İran, Obama’nın başarısız olduğu nükleer anlaşma projesini tamamlayan siyasi bir çözüme karşı hazır olmuş olacak. Bu da Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da ve hatta İsrail’de birden fazla çözümü beraberinde getirecek. Anahtar, yaptırımlardan istifade etmek, onları bırakmak değil.
مشاركة :