Sudan, ABD ve Rusya’yı aynı anda müttefik olarak kazanabilir mi?

  • 3/19/2021
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

İsmail Muhammed Ali Nisan 2019’da eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinden sonra sivil askeri ortaklık uyarınca 2024 başlarında genel seçimlerle sona erecek 53 aylık bir geçiş yaşayan Sudan, dünyanın birçok ülkesi açısından ilgi odağı haline dönüştü. Öyle ki bu ülkeler, stratejik konumunun yanı sıra büyük zenginlik ve kaynaklara sahip olması dolayısıyla Sudan ile çeşitli alanlarda iş birliği kurmaya yöneldi. Washington ve Moskova’nın, Kızıldeniz kıyısında Port Sudan limanı yakınlarında askeri üsler kurarak, özellikle askeri alanda en büyük iş birliği fırsatlarını elde etmeye çalışmasına neden olan şey de Sudan’daki bu zenginlik. Peki Sudan’daki geçiş hükümeti hem ABD’yi hem de Rusya’yı aynı anda müttefik olarak kazanabilir mi? Sudan üniversitelerinde siyasi-ekonomi alanlarında ders veren Profesör. Dr. Hac Hamad, “Sudan’ın Rusya ve ABD ile ilişkileri hususunda, Beşir rejiminin değişmesinden bu yana Moskova ile ilişkilerin kopmadığını görüyoruz. Washington, Hartum ile Moskova’nın kazanımlarının çok daha üstündeki kazanımlarını korurken, ABD aynı zamanda başkentteki Soba banliyösünde bir üsse de sahip. Moskova’nın ise 1957’den beri silahlanma faaliyetlerinde Sudan ordusunun tedarikini kontrol ettiğini gördük. Aslında Hartum’un askeri, teknik, endüstriyel, tarımsal ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için iki ülke arasında açık bir pazar bölünmesi var” ifadelerini kullandı. Güvenli bir sığınak Hamad, “Ancak şimdi bu iki kutupla ilişkilerin gelişmesinde yeni olan şeyin, Sudan’ın ana limanı olan Port Sudan bölgesindeki Kızıldeniz kıyısına deniz üsleri kurma meselesi olduğuna inanıyorum. Şubat ayında 3 ABD ve Rusya savaş gemisi bu bölgeye geldi. Sudan’ın doğusunun Kızıldeniz’e olan kıyısındaki ABD varlığının, bu bölgedeki denizaltı filosu için güvenli bir sığınak arayan Rus tarafına hâkim gelmesi dikkat çekicidir” dedi. Dr. Hac Hamad, “Kuşkusuz geçiş hükümetinin iki ülkeyle ilgilenme yaklaşımı, bu iki ülkeyle ilişkilerini sürdürerek ve çeşitli alanlarda geliştirerek, Sudan’ın çıkarlarına ulaşma bağlamında daha gerçekçidir. Çünkü Rusya ve ABD’den her birinin belirli açıdan farklılığı ve üstünlüğü bulunuyor. Dünyanın bu yıllar boyunca tanık olduğu ileri teknolojiden 30 yıllık bir izolasyonun ardından Bu ülkelerin, Sudan’ın gelişimi ve ilerlemesi üzerinde etkisi bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu. Siyasi ekonomi profesörü, ülkedeki geçiş hükümeti altında ABD’nin Sudan’a yönelik stratejisinin değişmediğine dikkat çekerek, “Washington, önceki rejimde elde ettiği kazanımları korumak için hala aynı araçları kullanıyor. Washington’un sivil bileşene desteği ışığında askeri bileşeni Rus tarafı ile yakınlaşmaya teşvik eden Sudan’ın, terörizme destek veren ülkeler listesinden çıkarılmasına rağmen ABD’nin yatırım akışı bulunmuyor” dedi. Sözleşmelere bağlılık Uluslararası ilişkiler Profesörü Hasan Beşir, “Başkalarına saygıyı ve devletlerin iç işlerine karışmamayı öngören uluslararası tüzüklere, anlaşmalara ve yasalara bağlı kalmak koşuluyla, ülkedeki geçiş hükümeti, ne olursa olsun, uluslararası toplumla ilişkilerinde çıkarlarını ön planda tutmalıdır. Sudan’a uygulanan yaptırımlar uluslararası yasalara saygı gösterilmemesinden kaynaklanıyordu. Sonuç olarak hem Washington hem de Moskova ile aynı anda gelişen bir ilişki kurmanın, tüm bu halkların ve ülkelerin menfaatlerine olumlu yansıyacağı için olumsuz bir etki bırakacağını düşünmüyorum” açıklamasında bulundu. Profesör Beşir, “Petrol, gaz ve diğer stratejik malların küresel ticareti için bir kanal haline gelen Kızıldeniz bölgesinin hassasiyeti göz önüne alındığında, Washington ile Moskova arasında bir rekabet yaşanıyor. Çarlık zamanından beri bu bölgede kendine bir yer edinmeye çalışan Rusya’nın bölgede çıkarlarının olması şaşırtıcı değil. ABD ise Çin’in hegemonyasını ve genişlemesini sınırlama çabasının yanı sıra köklü ilişkileriyle Kızıldeniz’deki en etkili güç olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. Washington’un boşluğu doldurmak için askeri ve ekonomik alanlarda çeşitli anlaşmalar imzalayarak, Sudan ile ilişkilerini geliştirmekte hızlı davrandığını belirten Profesör Beşir, ülkede meydana gelen değişimin, eski Beşir hükümeti ile takip edilen politikalar ve rejime uygulanan uluslararası baskı ve izolasyondan kaynaklandığını ifade ederek, sonuç olarak bu ülkelerin mevcut Sudan hükümeti ile ilişkilerini geliştirmeleri ve birçok alanda onunla büyük bir iş birliği içine girmeleri gerektiğini vurguladı. Çelişkili ittifaklar Sudanlı siyasi analist Sadık el-Makli de “Kızıldeniz’de bir lojistik deniz merkezi oluşturarak askeri tarafta Rusya ile iş birliği açısından yaşananlar, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in yaklaşık 2 yıl önce devrilmesinden önceki son yurt dışı ziyaretinde, ABD baskısından korunma karşılığında imzaladığı bir anlaşma çerçevesinde geldi” dedi. Makli, ancak ‘ABD ile iş birliğindeki büyük atılım, buna eşlik eden çeşitli alanlardaki gelişmeler ve anlaşmalar, ayrıca ABD savaş gemilerinin Port Sudan’a gelişi’ ışığında Washington’un Hartum ile askeri iş birliğini güçlendirmede ilerleyeceğini vurguladı. Hartum’un ‘Kızıldeniz’in güvenliği, bölgedeki su geçişleri ve Süveyş Kanalı’ açsından önemini hatırlatan analist Makli, “Sonuç olarak Sudan hükümeti, Rusya ile askeri iş birliği anlaşmalarını açıklamalı ve bunları iptal etmek için çalışmalıdır. Çünkü şu anda yoğun bir rekabete tanık olan Kızıldeniz başta olmak üzere iki süper güç arasında bir çatışma yaratmak mümkün değil” dedi. Sadık el-Makli, “ABD ve Rusya gibi iki rakip ülke için hiçbir koşulda bir bölgede iki üs olamaz. Kızıldeniz, geniş kıyılara sahiptir. Dahası Hartum ile askeri iş birliğinin yasallaşması ve bu iş birliğinin yasal olarak çerçevelenmesi ile kanıtlandığı üzere Washington, stratejik bir müttefik haline geldi. ABD Kongresi’nin Sudan’daki geçiş yönetimini, 2020 yılı için hesap verebilirliği ve mali şeffaflığı desteklemek için bir yasa çıkarması da bu iş birliğini kanıtlıyor. Aynı şekilde Sudan ordusunun eğitim açısından yardım ve destek aldığının teyidi, iki ülke arasında askeri ve diğer heyetler tarafından karşılıklı ziyaretler ve ABD’nin ülkeye verdiği çok büyük hizmetler de bunun için bir kanıttır. Eski Beşir hükümetinin başarısızlığının, çelişkili ittifaklara girmesinden kaynaklandığına inanıyorum. Nihayetinde herkesi kaybetmişti. Örneğin Yemen savaşında Suudi Arabistan- ABD koalisyonuna dahil oldu, sonra Katar ile askeri tatbikatlar yaptı. Devlet, itibarını ve çıkarlarını korumak için çelişkili ittifaklar yapamaz” değerlendirmesinde bulundu. Sudan’ın Mısır, Cibuti, Somali, Eritre, Suudi Arabistan, Ürdün ve Yemen’in yanı sıra 700 kilometreyi aşan sahili ile Kızıldeniz’e komşu ülkelerden biri olduğu unutulmamalı.

مشاركة :