El-Ula ve Riyad zirvelerinin ardından Körfez’de yeni dönem

  • 12/25/2021
  • 00:00
  • 4
  • 0
  • 0
news-picture

Körfez bölgesi, 5 Ocak 2021de düzenlenen El-Ula Zirvesi ile 14 Aralık 2021de düzenlenen Riyad Zirvesi arasında yoğun bir gündeme tanık oldu. Söz konusu zirveler ile Körfez-Körfez ilişkileri yeni bir uzlaşma ve iş birliği dönemine girdi. Geleceğe doğru daha büyük bir güvenle ilerleniyor. El-Ulanın uzlaşı zirvesine ev sahipliği yapması ve anlaşmazlıkların çözülmesinin ardından Körfez arenasında birçok olumlu değişiklik yaşandı. Körfez ülkeleri, çıkarlara öncelik vererek farklılıklardan vazgeçti ve düşman güçlerin sızabileceği tüm boşlukları kapatarak yeni bir uzlaşma çağı başlattı. Körfez Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, Suudi Arabistan’ın El-Ula şehrinin 5 Ocak 2021de Körfez Uzlaşma Zirvesine ev sahipliği yapmasından ve Körfez bölgesinde bir süredir devam eden anlaşmazlıkların ortadan kalkmasının ardından birçok olumlu değişime sahne olduğunu belirtti. Körfez Araştırma Merkezi Başkanı, Şarku’l Avsata verdiği demeçte şunları söyledi: “Bu uzlaşma ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri arasında normal ilişkiler kuruldu ve bir yandan Suudi Arabistan Krallığı, BAE ve Bahreyn diğer yandan Katar ile olan anlaşmazlık dosyasına son verildi. Her zaman konuştuğumuz şey de buydu. Çünkü KİK ülkeleri arasındaki kader ve kardeşlik ilişkilerinin bileşenleri, doğal veya başka engeller olmaksızın ebedi, stratejik, akrabalık, kan, dil, din ve coğrafya gibi konularda uyum arz etmektedir.” Çabaların birleştirilmesi ve tehditlere karşı koyulması Dr. Bin Sakra göre, El-Ula zirvesinden sonra, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri çıkarlara ve işbirliğine öncelik verip KİK ülkelerindeki kardeşler arasında ayrılık tohumları eken farklılıklardan vazgeçerek ve düşman güçlerin sızabileceği boşlukları kapatarak yeni bir uzlaşma dönemine girdiler. Körfez Araştırma Merkezi Başkanı’na göre söz konusu olumlu gelişme, bu yılın başındaki El-Ula Zirvesi’nden sonra Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullahın Dohayı ziyareti ve Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani ile görüşmesinde de açıkça görüldü. Bu görüşmeden iki hafta sonra da Şeyh Tamim ile Veliaht Prens Muhammed bin Selman arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Umman Sultanı Heysem bin Tarık bu yılın temmuz ayında Krallığı ziyaret ederek Neom şehrinde Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz ile bir araya geldi. Bu gelişme, Umman’ın Suudi Arabistan ile ilişkilerinde önemli bir değişime yol açtı. Veliaht Prens’in Körfez turu Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 6 Aralık 2021de Umman Sultanlığını ziyaret ederek Körfez turuna başladı. Veliaht Prens daha sonra BAE, Katar, Bahreyn ve Kuveyt’i ziyaret etti. Ziyaret turunda yapılan ortak açıklamalarda 5 Ocak 2021de yayınlanan El-Ula Bildirgesi’nin içeriği teyit edildi. El-Ula Bildirgesi, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz’in vizyonunun tam ve doğru bir şekilde uygulanmasını şart koşuyor. Dr. Abdulaziz bin Sakr, Veliaht Prens Muhammed bin Selmanın Körfez turunun bölge ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını duyurmak, Körfez mutabakatı ile iş birliği ve geleceğe yönelmeye dayalı yeni bir aşamaya geçmek ve KİK ülkelerinin çıkarlarını altı ülke için öncelikler listesinin en üstüne koymak amacıyla gerçekleştirildiğini ifade etti. Dr. Abdulaziz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Suudi Veliaht Prensinin Körfez turundan önce yoğun görüşmeler gerçekleştirildi. Veliaht Prens Muhammed bin Selman geçen 5 Mayısta Ciddede Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ı kabul etti. Aynı ayın onuncu günü  de Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani ile yine Ciddede bir araya geldi. Veliaht Prens Muhammed nin Selman 1 Haziranda da Kuveyt Veliaht Prensi Meşal el-Ahmed el- Cabir es-Sabahı ve 19 Haziranda Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyanı kabul etti. Veliaht Prens 25 Ekimde Yeşil Ortadoğu Zirvesinin oturum aralarında Şeyh Tamim bin Hamad ile bir araya gelirken aynı ayın 26sında da Bahreyn Krallığı’nı ziyaret etti. Suudi Arabistan Veliaht Prensi son olarak, Körfezde yeni bir dönem başlatmak için Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine ziyaret gerçekleştirdi.” Riyad Zirvesi: Samimi arzular ve büyük umutlar Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selmanın 42’nci Körfez Zirvesi’nin Riyadda toplanmasından birkaç gün önce gerçekleştirdiği ziyaretler, zirveye büyük bir ivme kazandırdı. Körfez bölgesi halklarının zirveden ortak Körfez eylemini güçlendiren güçlü sonuçlar elde etme konusundaki umutlarını yeşertti. Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, bölge ülkelerinin karşı karşıya olduğu en önemli zorluğun halkları için kalkınma, istikrar ve refah sağlamak olduğunu dile getirdi. Bölgenin güvenliği ve istikrarının sağlanması ile tehditlerden korunması olmadan bunun sağlanamayacağına işaret eden Suudi Dışişleri Bakanı, başta içişlerine müdahale ve bazı tarafların güvenliği istikrarsızlaştırmaya yönelik faaliyetleri olmak üzere zorluklarla yüzleşmek için bölge ülkeleri arasında iş birliği ve dayanışma çağrısında bulundu. Dr. Abdulaziz bin Sakra göre Körfez ülkeleri geçtiğimiz yıllarda birçok zorluğun üstesinden gelmeyi başardı ve bölge halklarının tüm özlemlerini gerçekleştirmek için ilerleme kaydetmeye muktedir duruma geldi. Körfez Araştırma Merkezi Başkanı ayrıca bölge halklarının güvenliği ve istikrarı için tüm temel tutumları ifade eden Riyad Zirvesi’nin sonuçları konusundaki iyimserliğini ifade etti. İki zirvede Mısır varlığı El-Ula Zirvesi Kahire’nin rolüne ve Körfez ülkeleriyle stratejik ilişkilere büyük önem verirken Mısır El-Ula Bildirgesi’ni imzalamayan ülkeler arasına katıldı. Bu bağlamda Mısır’ı KİK ülkeleriyle bağlayan kardeşlik ilişkilerinin güçlendiği teyit edildi. Riyad Zirvesinde gelecekte zorluklarla yüzleşmek ve vizyonları birleştirmek için iki taraf arasında koordinasyonu sağlamayı amaçlayan bir Körfez-Mısır koordinasyon konseyinin kurulduğu duyuruldu. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükriye göre söz konusu duyuru Mısır ile Körfez ülkeleri arasında, devlet ve halk düzeyindeki yakın ilişkinin devamı niteliğindeydi. Mısır ile Körfez ülkeleri arasındaki stratejik ilişkilerin uzun yıllardır yakın ve köklü olduğuna dikkat çeken Şükri, ikili veya toplu düzeyde iletişimin kalıcı bir mesele olduğunu ve tüm ülkelerin liderlerinin bu konuda istekli olduğunu kaydetti.

مشاركة :