Davos ve Kaşıkçı krizinin sonu

  • 1/27/2019
  • 00:00
  • 2
  • 0
  • 0
news-picture

“Gerçekten Kaşıkçı meselesi uzun süre gündemden düşmedi. Bu meseleden bahsettik ve doğal olarak bu meseleyi hafızamızda saklayacağız. Fakat bu meseleyi 100 yıl daha sürdürmeyeceğiz.” İsviçre Konfederasyonu Başkanı Ueli Maurer, olağandışı ve benzersiz bir şekilde dünyanın gündeminden düşmeyen Kaşıkçı meselesinin sona erişini bu sözlerle duyurdu. Ülkelerin istikrarını sarsan binlerce mesele varken sanki tek bir meseleyle uğraşmak dünyaya farz kılınmıştı. Her gün yüzlerce çocuk katlediliyor. Masum insanların hakları ihlal ediliyor. Kadınlar tecavüze uğruyor. Hükümetler kapanıyor. Darbeler gerçekleşiyor. Devletler, tehditlerini sürdürüyor. Sonra bunların hepsi birden unutuluyor ve hafızada sadece tek bir mesele kalıyor. Tabi buradaki tuhaf paradoks, Kaşıkçı’nın öldürülmesi kadar iğrenç bir olayın olmaması ya da bu olayın kınanmaması değil –ki Suudiler, Kaşıkçı’nın öldürülmesinin iğrenç bir olay olduğu konusunda hemfikirler- aksine söz konusu meselenin çirkin bir şekilde istismar edilmesidir. Soruşturmalar sürüyor ve Suudi Arabistan, var gücüyle suçluları yargılamaya devam ediyor. Başsavcı, tutuklu 11 kişiye suç isnat etti. Emri verenin ve suçu işleyenlerin öldürülme talebi de dâhil suçluların ceza davası sürüyor. Dolayısıyla mesele geçmişte kaldı. Dün olmuş gibi bu meselenin arkasından gitmek, modern tarihte herhangi bir meselenin şahit olmadığı ucuz bir siyasi istismardır. Bu defa avantajlı durum Davos Forumu’ndan geldi. Şöyle ki Davos Forumu’nda Kaşıkçı meselesini büyük ölçüde kapatıp ve normal hacmine geri döndürüp söz konusu meseleyi geride bırakmaya yönelik bir eğilim vardı. Zira Batılı yetkililer, Kaşıkçı meselesini geride bırakmak ve ilişkileri normal bir şekilde sürdürmek istediklerini belirttiler. İsviçre Konfederasyonu Başkanı dışında Fransız Petrol Şirketi Total’ın Başkanı Patrick Pouyanne, Davos Forumu akabinde  “Daha pozitif görünüp önümüze bakalım” diyerek katılımcıları Kaşıkçı’nın öldürülmesi meselesini geride bırakmaya teşvik etti. Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, uluslararası yatırımcıların 7,5 milyar dolarlık tahvil yayınlanmasını talep ederek kraliyete yeniden güvendiklerini dile getirdi. Bu da söz konusu meselenin artık küresel olarak dünyayı meşgul etmediğini gösteriyor.  Türkiye’de medya kampanyasının devam etmesine yönelik güçlü girişimlere rağmen devletler, hükümetler, yatırımcılar ve halklar, kendi çıkarlarına ve daha önemli meselelere yöneldi. Gerçekten medya kampanyası, bölümlerin çoğalmasından, abartılmasından ve ihlal edilmesinden dolayı sıkıcı bir Türk dizisine dönüştü. Dizinin uygun bir şekilde nasıl biteceğini yönetmenin kendisi dahi bilmiyor. Hiç şüphesiz Kaşıkçı meselesi, Suudi Arabistan’ın gelişme ve modernleşme projesine zarar vermek için kullanılan bir kozdu. Tüm bu çirkin kampanyalara rağmen söz konusu proje, zarar görmeyip daha güçlü ve daha sağlam hale geldi ve beklenen mutlu sona doğru gidiyor. Herkesin temenni ettiği gibi işler, ideal bir şekilde gerçekleşmiyor. Fakat aynı zamanda dönüşümler, kendine özgü zorluklara sahip olup yolda engellerle karşı karşıya kalıyor. Ülkede bölgeye ve dünyaya büyük yansımaları olacak geniş çaplı bir dönüşüme doğru gidilirken nüfusu 30 milyona ulaşan bir ülkenin -ne kadar çirkin olursa olsun- herhangi bir meseleyle sınırlandırılması mantıklı değildir.  Suudi Arabistan, projeleriyle ilgilenmeye devam ediyor ve dünyanın yaptığı gibi Kaşıkçı krizini geride bıraktı. Suudi Arabistan, hukuki ve yasal sürece sahip tek bir krize yoğunlaşmaktan daha büyük sorunlara sahip. Suudiler, objektif ve rasyonel bir şekilde yanında duranları ve Kaşıkçı krizini istismar edenleri kesinlikle unutmayacak. Sıkıntıyı giderip güzelliği getirmek için herkesin bir kötü günü vardır.

مشاركة :