Hamadi Muammeri Tunus Meclis Başkanı Raşid Gannuşi’nin Türkiye ziyareti, Tunusta geniş siyasi tartışmalara yol açtı. Bu ziyaretin ulusal egemenliğin ve Tunusun Libya krizi üzerindeki resmi tutumunun ihlali olduğunu düşünenler de vardı; Gannuşi’nin, üyesi olduğu Ulusal Güvenlik Konseyi huzurunda soruşturulması çağrısında bulunanlar da. Halk Temsilcileri Meclisi’nde bir dizi yasa tasarısının tartışılacağı parlamento oturumu, Türkiye ziyaretinde kapalı ve özel bir oturumda Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Meclis Başkanı Raşid Gannuşi’nin soruşturulması oturumuna dönüştü. Bazı milletvekilleri, Libya’yı kasıp kavuran krizin merkezi taraflarından kabul edilen bir devletin başkanıyla görüşmek için Tunus devletinden resmi bir talimat almayan Gannuşi’nin bu hareketini ulusal egemenliğin ihlali olarak niteledi.Gannuşi’nin Güvenlik Konseyi huzurunda soruşturulması çağrısı Şarkul Avsatın Independnet Arabiadan aktardığı habere göre, İkili arasındaki toplantının ulusal güvenliğe dair birçok soru işaretini ortaya çıkardığını belirten Milletvekili Munci er-Rahvi, Gannuşi’nin Güvenlik Konseyi huzurunda soruşturulması çağrısında bulundu. Rahvi aynı zamanda Nahda Hareketi Başkanı’nın bölgedeki yeni gelişmeler ve karşılaşılan zorluklar hakkındaki rolünü değerlendirdi. Rahvi, Gannuşi’nin Erdoğan ile yüzlerce Tunuslu gencin gerilim odaklarına yollanması hakkında konuşup konuşmadığını sorguladı. Ravhi’ye göre, “Tunus’ta son dönemde yakalanan silahın kaynağı Türkiye’ydi ve Ankara’nın aşamalı olarak Tunus’a ve bölgeye yönelen ilişkisi ile ilgiliydi ve bu ilişki, bölge güvenliği üzerinde ciddi bir tehdit oluşturuyordu.” Rahvi Gannuşi’nin, söz konusu buluşmada Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi olarak Tunusun ulusal güvenlik meselelerini yetkisi olmadığı halde Türkiye’ye sızdırmış olabileceği konusunda endişelerinin olduğunu dile getirdi. Aynı zamanda şu ifadelerde bulundu: “Şimdi bölge, gerçek bir savaşla karşı karşıya ve Türkiye bölgede bu savaşın davullarını çalıyor. Gannuşi’nin yaptığı ise siyasi saçmalık.” Bu ziyaretin Tunusun Libyadaki mevcut kriz hakkında takındığı resmi tarafsız tutumla çeliştiğine değinen Rahvi, aynı zamanda şu ifadelerde bulundu: “Müslüman Kardeşlerin merkez karargâhı Erdoğan liderliğindeki Türkiyedir. Nahda Hareketi ise bu örgütün bir koludur. Bu durum, Tunus ve Tunuslular için tehdit oluşturuyor.”Gannuşi’ye verilen güvenoyunun geri çekilmesi Meclis Başkanı Raşid Gannuşiden güvenoyunun çekilmesi çağrısı fırsatını kaçırmayan Özgür Anayasa Partisi de bunun için hazırlanan dilekçeyi imzaya açtı. Demokratik Akım Genel Sekreteri Gazi Şavaşi ise bu ziyaretin Tunus’un imajını lekelediğini, diplomasi geleneğini bozduğunu ve Cumhurbaşkanı’nın dış siyasetteki salahiyetini ezip geçen paralel bir diplomasi yürütmeyi meşru hale getirmeye girişimi olduğunu vurguladı. Şavaşi, Cumhurbaşkanı’nı bu davranışa karşı durmaya çağırdı.“Resmi değil, “partisel” bir ziyaret” Milletvekillerinin çeşitli sorularını yanıtlayan Gannuşi ise ziyaretin önceden planlanmış ve parti bağlamında olduğunu, Habib el-Cemli hükümetinin düşüşü ve zamanlamasıyla ilgisinin bulunmadığını açıkladı. Tunus yasası, Halk Temsilcileri Meclisi Başkanının meclis başkanlığını partisinin başkanlığıyla birleştirmesini engellemese de, Raşid Gannuşi, Nahda Hareketi liderliğinden ayrılmaya çağrılıyor. Zirâ hareket; Habib el-Cemli hükümetinin güvenoyu alamamasının yankılarından, bazı liderlerinin hareketi yönetişi konusundaki öfkeden ve başarısız tercihlerinden muzdarip. Gannuşi’nin liderliği bırakmaya çağrılması ise hareketin bu yılın ilk yarısında yapılması beklenen parti kongresinde masaya yatırılması planlanan önemli bir konu.İdeolojik mücadele ringi Seçimlerin ve dağınık siyasi sahnenin ardından, Temsilciler Meclisi yoğun bir ideolojik çatışma alanına dönüştü. Kendisine “Devrimci Taraf” adını verenlerle Nahda Hareketi, Onur Koalisyonu, Halk Hareketi, Demokratik Akım ve Abir Musa liderliğindeki Özgür Anayasa Bloğu arasında karşılıklı suçlamalar baş gösterdi. Nahda Hareketi, devrimden sonra bir dizi güvenlik ve askeri personelin Nahda Hareketi tarafından desteklendiklerini söyleyen teröristlerin elinde öldürülmesinden sorumlu tutuluyor. Abir Musa ise dışlayıcı olmak ve demokrasi ehli olmamakla suçlanıyor. Bu “ideolojik çatışma”, oturumları yürütürken kullanması gereken bilgelikten yoksun olan Meclis Başkanı Raşid Gannuşi’nin takdir edemeyeceği zor bir meclis dönemi gerçekleşeceğini gösteriyor. Peki Meclis, Gannuşi’den güvenoyunu çekmek için yeterli oy toplayabilecek mi?
مشاركة :