Salgın tartışması: Çin mi ABD mi?

  • 4/13/2020
  • 00:00
  • 5
  • 0
  • 0
news-picture

Salgın Çin mi yoksa ABD kaynaklı mı? Bu soru bir Bizans yaklaşımını; ‘tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?’ tartışmasını hatırlatıyor. Acaba koronavirüs salgını Çin’in ihmali sebebiyle mi yerküreye yayılmıştır yoksa ABD tarafından biyoloji laboratuarlarında mı üretilmiştir? İki devletin de olayların üstünü örtmekteki ortak tutumu dikkat çekmektedir. Nitekim Çinli Doktor Li Wenliang’ın salgının boyutlarına işaret eden ‘imdat çağrıları’ susturulmuştu. Keza ABD Savunma Bakanlığı’na mektup yazarak gemideki personelin tahliyesini isteyen, Theodore Roosevelt uçak gemisi kaptanı Brett Crozier görevden alınmıştı. Çinli yetkililer, ocak ayından itibaren koronavirüsün insandan insana bulaşmadığı, virüsün sadece hayvandan insana geçtiği yönünde ısrarlıydı. Maalesef Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) bu konuda Çinlilere katıldı ve salgının küresel boyutlara ulaşmasına bilerek ya da bilmeyerek katkı sağladı. ABD Başkanı Donald Trump’ın koronavirüsü ‘Çin virüsü’ olarak tanımlaması ve WHO’ya yüklenmesinin gerekçesini de bu yaklaşım oluşturuyor. Trump’ın kendisi de ilk başlarda salgını hafife almış, ocak ayındaki tüm uyarılara rağmen salgının normal bir grip ve soğuk algınlığı gibi olduğunu söylemişti. Bu ihmalkâr yaklaşımı daha sonra koronavirüsle mücadele kapsamında bir trilyon dolarlık bir pakete imza atmasına mal oldu. Dünya Sağlık Örgütü WHO, hafife alınamayacak ve onurlu bir geçmişe sahip olan uluslararası bir organizasyondur. Dolayısıyla WHO’yu ‘olağan şüpheliler’ listesine alanlar, şüphelerini ölçülü bir şekilde dillendirmektedir. Muhtemelen WHO da özellikle Çin tarafından gerçekle bağdaşmayan verilerle yanlış yönlendirilmiş olmalıdır. Nitekim Çin, salgının ilk yayıldığı dönemde şeffaf değildi ve dünya ülkelerine salgına dair gerekli bilgi ve veriyi sağlamadı. Dolayısıyla WHO’ya yönelik eleştirilerin büyük çoğunluğunun Çin’e yönlendirilmesi gerekir. Çinli Doktor Li Wenliang, 30 Aralıkta Wuhan Merkez Hastanesindeki meslektaşlarını tehlikeli bir virüs salgına karşı uyardı ve gerekli önlemleri almalarını istedi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra kamu güvenlik görevlileri Dr. Li’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Yetkililer bir mektup imzalamasını istediler. Mektup kendisini "toplum düzenini şiddetle sarsan yanlış iddialarda bulunmakla" suçluyordu. "Sizi uyarıyoruz: Aynı inatla bu yasa dışı faaliyete devam ederseniz hakkınızda işlem yapılacaktır, anlaşıldı mı?" diye yazıyordu. Altında Dr. Li el yazısıyla "Anlaşıldı" diye yazmıştı. Çin hükümeti daha sonra doktordan özür diledi ancak bu özür, Çin makamlarının gerçeği gizleme ve küresel bir salgına neden olmaları karşısında bir anlam ifade etmiyor. Nitekim Dr. Li bir süre sonra koronavirüs dolayısıyla öldü. Şüphe ve komplo teorisinin diğer tarafı ABD’ye gelecek olursak... Bazıları, henüz virüs ortaya çıkmadan aylar önce açık denizlerde seyreden ve dışarıyla herhangi bir teması olmayan Theodore Roosevelt uçak gemisinde 100’e yakın personelde virüsün görülmesine anlam veremiyor. Özellikle de şikâyetçi kaptan Brett Crozier’in görevden alınması şüpheleri artırıyor. Kaptan Croizer, “Gemide salgın büyüyor, hastalar var, savaş halinde değiliz. Denizcilerin ölmesine gerek yok’’ diyerek personelin karaya çıkmasına izin verilmesini istemişti. Şu andaki ‘uluslararası bencillik’ ortamında dünya devletlerinde yaygın olan slogan “kendi kendini kurtar” şeklindedir. Salgının arkasındaki güç kim olursa olsun salgının gerçek sebeplerinden bağımsız olarak şu an odaklanılması gereken şey; ‘uluslararası bencilliğe’ son verilerek, küresel olarak salgından kurtulmanın çaresine bakılmasıdır. Bu salgını atlatabilmemiz için Birleşmiş Milletler’in WHO aracılığıyla ‘küresel dayanışmaya’ liderlik etmesi şarttır. Aynı zamanda WHO, Çin kaynaklı yanlış bilgilendirme benzeri hatalara düşmemesi için yeniden organize edilmelidir. WHO’nun kişisel korunma yöntemlerine dair önerilerinin de daha sonra yanlış olduğu anlaşılmıştı. Ocak ayında virüsün sadece hayvandan insana bulaştığı yönündeki açıklaması da son derece yanlıştı. Dolayısıyla Dünya Sağlık Örgütü’nün reformdan geçmesi bir zorunluluktur. WHO Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Etiyopyalı bir doktor ve bu görevi üstlenen ilk Afrikalı akademisyendir. Örgütün ve başkanının ‘günah keçisi’ ilan edilmesinin Trump dışında kimseye bir yararı olmayacaktır.

مشاركة :