Avrupa Birliği (AB), bir Fransız - Alman girişimi himayesinde, Lübnan’ı tamamen çöküşten kurtarmak için bir dizi ‘kapsamlı ve acil’ reform önerisi içeren bir ‘yol haritası’ oluşturdu. AB Dışişleri Bakanları’nın, yarın (7 Aralık) Brüksel’deki toplantılarının ardından, Almanya’nın geçen sonbaharda ortaklarına sunduğu bir belgeye dayalı olarak, 3 yıl sonra ilk kez ortak tutumlarının özetini açıklaması bekleniyor. Özet, bu yıl sonlanmadan Beyrut’a yönelik üçüncü ziyareti öncesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron liderliğindeki ‘kişisel girişimi güçlendirmeyi’ amaçlarken, ‘azami baskı’ politikasına devam eden Washington ile doğrudan bir koordinasyonun yokluğu ortasında ortaya koyuluyor. Bu çerçevedeki son işaret ise, ABD’nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale’in birkaç gün önce uluslararası konferans toplantılarında İran ve Hizbullah’ın Lübnan’daki etkisine ilişkin uyarıları oldu. Batılı diplomatik kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Avrupalıların özetlerinin, ‘İran ve Hizbullah’ın nüfuzuyla ilgili diğer meselelerin tartışılmasına yol açacak bir dizi öneriyle krizi ele almayı ve çöküşü engellemeyi’ amaçladığını belirtti. Ortak Avrupa pozisyonunun, bu yıl 4 Ağustos’ta Beyrut limanını sarsan ‘korkunç patlama’ da dahil olmak üzere, ortaya çıkan tüm sorunları ele alması bekleniyor. Pozisyon, Birleşmiş Milletler (BM) ve Fransa tarafından 2 Aralık’ta düzenlenen Lübnan halkını destekleme amaçlı konferansa değinmeden önce, hükümeti ve Lübnanlı yetkilileri, ‘gecikmeksizin adil, tarafsız ve şeffaf bir soruşturma yürütmek için ilgili tüm yükümlülükleri yerine getirmeye’ çağırıyor. 2 Aralık’taki konferans, ‘şeffaflık, kapsayıcılık ve hesap verebilirlik ilkelerinin şemsiyesi ve direktifleri altında uluslararası yardımın sağlanması ve reform, iyileştirme ve yeniden yapılanma çerçevesinde mümkün olan azami yetkinliğin ve şeffaflığın benimsenmesini’ içeriyordu. Batılı kaynaklara göre Avrupalıların fikirleri, AB’nin Lübnanlı yetkililere ‘2018 yılında Sedir (CEDRE) Konferansı bağlamında verilen taahhütleri uygulama ve Beyrut patlamasının ardından varılan anlaşmalara dayalı olarak acil reformlar yapma’ çağrılarını da kapsıyor. Avrupa ‘yol haritası”, ‘ekonomik istikrarın yeniden sağlanması, vatandaşlara sunulan genel hizmetlerin iyileştirilmesi, yoksulluk düzeylerinin kötüleşmesi sorunuyla başa çıkılması, eşitsizliğin azaltılması, kamu finansal hareketinin sürdürülebilirliği, finans sektörünün güvenilirliğinin yeniden sağlanması, Lübnan yargısının bağımsızlığının sağlanması, insan haklarına saygı duyulması, hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi, yolsuzlukla mücadele, Lübnan halkı tarafından barışçıl bir şekilde ifade edilen meşru taleplerin yerine getirilmesi’ amacıyla gerçek ve derin ekonomik ve idari reformların gerçekleştirilmesini kapsıyor. AB, Lübnan’daki reform sürecine verdiği desteği, ‘bunun Lübnan halkının özel hakkı’ olmasına bağlıyor. Bu nedenle Avrupalılar, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmeleri ‘en erken fırsatta’ sürdürmeye çağırırken, bu yolda da ‘Sermaye Kontrol Yasası’nın acil olarak kabul edilmesi ve Lübnan Merkez Bankası’nın hızlı ve kapsamlı adli denetimi gibi ana politika önceliklerini ve bankacılık sektörünü istikrara kavuşturmayı amaçlayan tedbirleri içeren bir program öneriyor. Avrupalılar ayrıca, ‘elektrik sektörünün güvenilir bir şekilde düzenlenmesi ve denetlenmesi, bir yolsuzlukla mücadele komitesinin oluşturulması ve Lübnan halkına karşı somut bir değişim, şeffaflık ve tam hesap verebilirliğin sağlanmasıyla ilgili diğer tedbirler de dahil olmak üzere temel yönetim tedbirlerinin alınması önceliklerinin ortaya koyulması’ önerisinde bulunuyor. Avrupa tarafı, Hassan Diyab başkanlığındaki iş çevirme hükümetini, ‘anayasal sınırlar dahilinde daha hızlı ve katı bir şekilde hareket etmeleri’ için desteklemeyi sürdürecekleri taahhüdünde bulunurken, ‘Lübnan’ın karşı karşıya olduğu reform taahhütleri ve zorluklarının, ancak ülkenin yönetiminde etkili bir hükümetin varlığıyla tam olarak uygulanabileceğine’ dikkati çekti. Bu nedenle ‘güven verici, hesap verebilir ve gerekli reformları olabildiğince çabuk uygulayabilecek yeni bir hükümetin acilen kurulması’ çağrısı yapıyor. Bölgesel olarak ise Avrupalılar, Lübnan’ın bir milyondan fazla Suriyeliyi kabul etme çabalarını ve iki ülke arasında deniz sınırlarının çizilmesine ilişkin Lübnan- İsrail müzakerelerini de destekliyor. Avrupalılar ayrıca, ‘bu tür bir sürecin her iki taraf için de başarılı sonuçlarından kaynaklanan olumlu yansımalarıyla birlikte, bölgede barış ve istikrara doğru bu yolda hızlı ilerleme kaydedildiğini’ belirtti. Lübnan’ın tüm bölgesel çatışmalardan uzak durma politikasına bağlılıklarını dile getiren Avrupalılar, 1559, 1701 ve 1757 sayılı kararların tam olarak uygulanması ve Lübnan ordusunun operasyonel yeteneklerinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
مشاركة :