Afganistan’ın sonu İran gibi mi bitecek?

  • 8/23/2021
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Taliban üzerine iddiaya giren ve ona yatırım yapanlar iki kere düşünmeli. Zira dini rejimlerin çoğu, fikirleri ve devlet yönetimini birbirinden ayıramadıkları için çöktü. Bu yılki Taliban, 1996 yılında iktidarı ele geçirdiği zamanki Talibandan farklı görünüyor. Ancak hala kendi kendini imha etme risklerini taşıyor. Bu, komünist, Baasçı ve İslami ideolojikleştirilmiş rejimlerin çoğunun bir geleneğidir. Bugün Kabilde olanlar ile 1979da Tahranda olanlar arasında pek çok benzerlik olduğunu farkediyoruz. Mollaların ülkeye girmesiyle Ayetullah Humeyni geldi. Humeyni o yıl çok popülerdi. Tahran sokakları Humeyni’yi karşılamaya ve Şah rejiminin değiştirilmesine can atan yüz binlerce İranlı ile doluydu. Humeyni’nin gelişinden memnun olanların çoğu milliyetçiler, solcular veya değişime hevesli sıradan vatandaşlardı ve çok azı Humeyni ve din adamlarının liderliğindeki muhalif İslami harekete mensuptu. Bu kişilerin Paristen Air France uçağında Humeyni ile birlikte gelen dini rejim hakkında bir bilgileri yoktu. İranın ilk Cumhurbaşkanı Ebul Hasan Beni Sadr, kravat takmayan ancak aynı zamanda sarık da takmayan orta derece bir dindardı. Ne seyyid idi ne de şeyh. En öne çıkan bakanı Kutbizade, dünyanın dört bir yanında televizyon ekranlarını dolduruyordu. Batıdakiler Humeyni’nin kim olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. İslam’daki çoğu din adamları gibi sürdürdüğü münzevi hayatı, Batıdakilerin Humeyni’yi hoşgörülü ve alçakgönüllü Gandi sanmalarına yol açmıştı. Ne var ki, İranlılar ve aynı şekilde Batı sonraki üç yıl içinde, Humeyni’nin dünyadan nefret eden aşırılık yanlısı bir karakteri olduğu gerçeğini keşfetti. Beni Sadr ülkeden kaçtı, Kutbizade idam edildi ve din adamları bugüne kadar bu hüküm üzerinde uzlaştı. Orta Doğunun en uygar ve sanatıyla nam salmış liberal Tahran halkının hayatı cehenneme döndü. Kumun vahşi adamları kontrolü ele geçirdiler. Solcular gözden kayboluncaya dek on binlerce darağacı kuruldu. Kadınlar kendilerini evlere kapattı. Tiyatrolar, sinemalar ve sanat evlerinin kepenklerine kilit vuruldu. Taliban yeni değil. 1990larda onun yönetimi altında yaşayan Kabilin yaşlıları bunu biliyor. Geçtiğimiz hafta Taliban Hareketi yönetimi ele geçirdikten sonra adamları, eski Taliban ile aynı yüz ve kıyafetlerle ancak farklı bir dil ile ortaya çıktılar. Medya Taliban’ın hoşgörülü açıklamalarını tekrarladıktan sonra dünya yavaş yavaş daha önce ve şu anda söylenenlerin yalnızca Taliban’ın geri dönüşüne zemin hazırlamak ve en az çatışma ve kayıpla devleti kuşatmak için düzenlenmiş PR (halkla ilişkiler) çalışması olduğunu farkediyor. Gerçek şu ki, Taliban değişmedi ve değişmeyecek aksine inanmak zor ya da bu yılın sonuna kadar izlemeliyiz. Talibanın liderleri ve savaşçıları, kıyafetleri ve dış görünüşleriyle, modernitenin kılığına girmiş diğer İslami gruplardan daha çok kendilerini belli ediyor. Ancak tıpkı bu gruplar gibi başkalarına destekçi-karşıt, siyah-beyaz ve Müslüman-kafir olarak bakıyorlar. Tunustaki Nahda Hareketi, Mısırdaki İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler), Sudandaki İslamcı milliyetçiler, Lübnandaki Hizbullah ve Yemendeki Husiler hepsi siyasi dinci gruplardır. Taliban Yemendeki Husilere daha yakın olabilir. Zira Taliban’da da kabile bağlılığı önemli bir rol oynuyor, ancak sivil açılıma düşman olan ideolojikleştirilmiş bir dini kutu içerisinde kalıyor. Dinlediğim pek çok Afgan, bugün televizyonlarda görülen Taliban’ın gerçek Taliban olmadığını düşünüyor. Talibanın kadrolarının çoğu -savaşçılar- radikal dini okullardan mezun olan gençlerden oluşuyor. Ülkenin yönetimini, mahalleleri, sokakları, okulları, camileri, medyayı kontrol edecek olan kişiler bu gençler. Bu noktada ülkenin önümüzdeki yıllarda nasıl olabileceğini tahmin edebiliriz. Muhtemelen aşırılık yanlılarının yükselişiyle eski liderler yavaş yavaş sahneden kaybolacak. İktidara gelen ya da iktidara katılan İslami hareketlerin çoğu böyle bir mücadele yaşadı. Aşırılık yanlılarının karar alma merkezine egemen olması ve ılımlı liderlerin -tabi söz konusu partilerin kendi içinde bir çeşitlilik yelpazesi taşıdığını varsayarsak- dışlanması tekrar tekrar yaşandı.

مشاركة :