Yaşanabilirliğini yitiren bir bölge de mi yaşıyoruz?

  • 7/6/2022
  • 00:00
  • 3
  • 0
  • 0
news-picture

Doğuda Iraktan batıda Mısıra uzanan Arap Maşrık (Levant) bölgesi yaşanabilir bir bölge olarak kalacak mı? Bu telaşlandıran başlık ile kasıt panik yaratmak değil. Kastedilen, söz konusu bölgenin içinden geçtiği koyu karanlık ve kapalı evreyi anlamaya çalışmak. Bu, en azından, ifadenin varoluşsal anlamıyla endişe verici olması gereken bir aşama. Bugün nedenler ve semptomlar arasında bize bunu gösteren en az 9 faktör var: Birincisi, mezhepsel ve etnik kimliklerin irrasyonel bir düzeyde ilerlemesi; bugün biz sadece Sünni ve Şii, Arap ve Kürt, Müslüman ve Hristiyanız, neredeyse başka bir tanım yok. Doğaları gereği diğer kimliklerin karşıtı olan bu kimlikler, gerici, dar görüşlü ve köktenci fikirleri benimsemeye yöneliyor. Bu neredeyse her gün oluyor. İkincisi, ekonomi ve ortak çıkarlar ile sorunları çözme, başarısızlığını tekrar tekrar ilan etmekten vazgeçmiyor. Iraktaki petrol zenginliği, Bağdat’taki merkezi hükümet ile kuzeydeki Kürt tarafı arasındaki mevsimsel çekişmenin bir nedeni. Bundan daha da vahimi, Lübnanlıların tarif etmesi güç bir ivedilikle ihtiyaç duydukları Lübnandaki potansiyel petrol zenginliğinin, İsrail ile yeni bir savaşın olası bir nedeni olması. Diğer ulusların zenginliği ülkede ulusal birliği sağlamlaştırmak için veya çatışan iki taraf arasında yakınlaşma ve belki de barış için bir temele dönüştürme deneyimleri biz de olmuyor. Biz de fanatizm ve ideolojikleştirilmesi çıkarları reddediyor ve kendi kendini yok etme için geniş yollar yaratıyor. Üçüncüsü, bölgedeki ve aslında tüm Arap dünyasındaki kötü durumu değiştirme girişimleri başarısız oldu. Tüm devrimler (birinci ve ikinci dalgalardaki yaklaşık 10 devrim) hezimete uğradı. "Arap istisnacılığı" savunucularına “ırkçılar" diye cevap vermek ve yolumuza devam etmek artık inandırıcılığını yitirdi. Bu kavramı reddederken daha çok düşünmemiz, daha zengin, daha az klişe ve yinelenen kavramlar üretmemiz gerekiyor. Bölge halklarının değiştirmeyi başaramadıkları sadece Suriyedeki Beşşar Esed rejimi gibi zalim ve gaddar, İranlılar ve Ruslar tarafından desteklenen bir rejim değil. Lübnanlılar, ülkelerinin gördüğü en büyük felaketi yöneten bir merkez bankası başkanını dahi değiştiremediler. Ülkenin yaşadığı elektrik trajedisinden sorumlu olduğu şüphe götürmeyen üç eski enerji bakanı yeniden milletvekili olarak seçildiler. Beyrut Limanındaki yarı nükleer patlama için sorgulanmak istenen iki eski bakan da yeniden seçildi. Bütün bunlar kanserleşmiş mezhepçi fanatizm sayesinde oldu. Bölgemiz için mümkün görünen tek değişiklik iç savaşlar. Dördüncüsü, Arap Maşrık bölgesi her ölçüde sığınmacıların, yerinden edilenlerin ve göçmenlerin ilk kaynağı haline geldi. Ukrayna, elbette, savaşı nedeniyle şu anda sayılarda lider durumda, ancak bizde bu olgu daha eski, güçlü ve kalıcı, göçmen ve mültecilerin asıl ülkelerine geri dönme olasılığı daha düşük. Buradaki mesajın yorumlamaya ihtiyacı yok: Biz yaşanmaz bir bölgeyiz. Artan bir nüfus için bu bölgeyi terk etmek, geleceklerini inşa etmenin bir yana, yaşam ve hayatta kalmanın koşulu. Gidenler ve gitmeye hazırlananlar arasında eğitimli ve kalifiye insanlar ile iş fırsatları sağlayabilecek girişimciler de var. Beşinci olarak, Suriyenin ölümü, Arap Maşrık tarafları arasındaki maddi bağın ölümüyse, Lübnanın ölümü, etkileri olmadan geriye sadece çürüme ve dünyadan izolasyonun kalacağı bir modelin ölümüdür. Lübnanın ölümü, Arap bölgesinin standartlarına göre ileri derecede bir özgürlüğün ölüm ilanıdır. Altıncısı, Maşrık Arapları ve ülkeleri pahasına nüfuzunu genişleten İran ile onun genişlemesine karşı mücadelesinde, bizi yanmış bir toprağa dönüştürmekten çekinmeyecek olan İsrail arasındaki savaş karesine artık daha yakınız. Yedincisi, Rusyanın Ukraynaya karşı savaşının başlattığı yeni dünyada, insan hakları marjı küçülecek ve daha da zayıflayacak. Bu da, Maşrıkın despotluk ve iç ihtilaflar altında yaşadığı çürümeyi artıracak. Savaş durumu, jeopolitik ve ekonomik faktörler, bir sonraki duyuruya kadar bu bölgede etkili olacak. Sekizincisi, alternatif ülke ve anavatan önerileri veya tasavvurları olduğu sürece, ülkelerin ve anavatanların çökmesinde yanlış bir şey yok. Ama bu bizim için mümkün değil, özellikle de bölgemize yönelik dış ilginin zayıflığının, bu amaçla acil bir uluslararası konferans düzenleme şansını azalttığını göz önüne alırsak. Bu kötü durumu daha da kötüleştiren, hakim Arap siyasi kültürünün yıkılmak üzere olan ulusal birlikleri yeniden ele almayı vatana ihanet olarak görmeye devam etmesi. Dokuzuncusu, Maşrık bölgesinde diğerlerinden daha güçlü hiçbir ülke ya da başkalarına yardım etmeye daha kudretli bir taraf yok. Irak gibi, prensipte güçlü ve zengin bir ülke, siyasi olarak harekete geçmek konusunda tamamen aciz görünüyor. Bu, bütün bir bölgenin çilesi, ülkelerini aşan ve büyük olasılıkla nesillerini de aşacak bir çile. Yukarıdaki tanımlamaların konusu, Arap dünyasında erken bir dönemde moderniteye açılan, üniversiteler ve okullar inşa eden, sanatı geliştiren, seçkinleri oluşturan Maşrık bölgesidir. Umarım başımıza gelenler ve gelmekte olanlar için bir kez daha moderniteyi, okulları, üniversiteleri ve sanatı suçlamayız.

مشاركة :