Stratfor: 2019’da İran nereye?

  • 12/29/2018
  • 00:00
  • 1
  • 0
  • 0
news-picture

Dünya çapında istihbarat esintisine sahip küresel araştırma merkezlerinin en önemlilerinden biri Amerikalı Stratfor şirketidir. Bu şirket, araştırmacıların çoğunun nezdinde ABD’nin gölge istihbaratı olarak kabul görür. Stratfor’un gözlerini önümüzdeki 2019 yılına çevirdiğinden bahsediyorsak, yıldız falı ya da kristal toplar üzerinden bir incelemenin bu işe karışmadığını biliriz. Gelecek tahminleri, veri ve analizlere dayanır. Olasılıkları belirlemek için de genellikle matematiksel algoritmalar kullanır. Geleceğe dair araştırmalar alanında dünya çapında bir itibar ve konum edinmiştir. Stratfor’un İran’ın gelecek yıldaki durumuna dair okuması ilgi çekici. Bu okumada, yoğun ve ağır ekonomik yaptırımlara, Amerika’nın nükleer anlaşmadan çekilişine, Mollalar rejiminin uğradığı ve uğrayacağı zararlara rağmen iktidara kurulan İran’ın dini kurumunun, ülke gergin dönemler geçirse de düşmeyeceğini ifade ediyor. Stratfor’un değerlendirmesi dikkatleri, son yirmi yıldaki uluslararası ilişkilerin sorunlu oluşuna çekiyor; küreselleşmenin sınırları daraltması, barajları kaldırması, uluslararası jeopolitik etmenleri gerçeklikten önce sanal dünyalarda etken haline getirmesinden sonra dünyanın nasıl bilişsel bir satranç tahtası haline geldiğini ele alıyor. Özetle söylemek gerekirse anlık sahne, Soğuk Savaş sonrası bir dünyada uluslararası güçlerin çekişmesine meydan veriyor. Nitekim Moskova ve Pekin, Washington ile silahsız da olsa sıcak bir çatışma içerisinde. Bununla birlikte ikisi de Amerika’nın Ortadoğu’daki etkinliğini tartışmaya açmak için bir araç veya mekanizma sunmuyor. Bu yüzden bu ikisi tarafından İran rejimine verilen doyurucu destek, güney sınırlarındaki radikalleri güçlendirmeye çalışmıyor zira bu güçler, bir gün onu tehdit altında bırakacak yıkıcı bir silaha dönüşebilir. Bu destek, yeni dünya düzeninin ardından kürede yeni paylaşımlar yapılana kadar Amerika’nın varlığını sınırlandırma amacına yöneliktir. Stratfor’un değerlendirmesinde tehlikeli ve ilginç bir işaret var. Bugün Amerika’daki en önemli istihbarat merkezindeki araştırmacılar şöyle diyor: İran, düşmanlarından intikam almak için elinden gelen çabayı gösterecek. Ancak geleneksel silahları kullanarak askeri herhangi bir faaliyete kışkırtmayacak… Bu önermede bir çelişki var mı? Kesinlikle yok. Nitekim İran, komşu ülkelerin askeri varlığı ve Batı karargâhı karşısında bir kâğıttan kaplan olduğunun bilincinde. Geleneksel tüm silahlarının modası geçmiş ve 70’li yıllardan bu yana bakım görmemiş. Bununla birlikte o, bölgedeki mevcut ajanları yoluyla endişe yaratma konusunda gerçekten kabiliyetli: Yemen’de Husiler, Irak’ta Haşdi Şabi, Suriye’de bağlıları, Lübnan’da Hizbullah ve Gazze’de Hamas. Bu sahne, BM Güvenlik Konseyi’nin son toplantısında da uyarı konusu oldu. Özellikle de İran’ın füze programının hızlı ve tehlikeli gelişimi, Körfez bölgesini geçtik; Avrupa’nın güney ülkelerinden bazısını da tehdit altında bırakacak uzun menzilli balistik türe yönelik özel deneyleri takip edildiğinde. Husilerin, içinde bulunduğumuz sene ve öncesinde Suudi Arabistan’a attıkları füzeler ortada. Tüm bunlar Stratfor’un olayları ve zamanları, sahnenin tüm unsurlarını hesaba katarak kapsamlı ve arka planı da inceleyen bir bakışla okuduğunu teyit ediyor. Aynı rapor, Avrupalıların, tabiri caizse, Mollalar rejimi ile ilişkiyi sürdürme çabalarına rağmen Avrupa ve İran arasındaki ayrılığın kaçınılmaz olacağına da dikkat çekiyor. Stratfor’un stratejik değerlendirme sayfalarında en ilgi çekici olan şey ise, Tahran’ın Avrupa’nın yaptırımlarına cevap verme arzusunda olduğu ve zaruret halinde onun Körfez sularındaki çıkarlarını hedef alabileceğidir. Biz buna defalarca işaret ettik. Avrupalılara da söyledik; böylesi bir inanç rejimine hiçbir şekilde güvenilemez Stratfor’un raporu bizi temel bir soru ile karşı karşıya bırakıyor: ABD’nin, Devrim Muhafızları’nın sorumsuz maceralarına ve bölgedeki uğursuz ajan faaliyetlerine en çok maruz kalan bölgesel müttefikleri konusundaki tutumu nedir? Cevap bizzat analizde yer alıyor: Washington, Körfez bölgesi ile Ortadoğu’ya ideolojik ve stratejik bir bölünmenin arka planı gözüyle bakıyor ve iki yolda ilerliyor. Bu yollardan ilki, İran’a ve politikalarına kesin bir şekilde karşı çıkan ülkeler olarak adlandırabileceğimiz grup ki; BAE, Suudi Arabistan ve İsrail bu grubun başında geliyor. Bunlar, Amerika’nın tüm desteğini görecek ve İran’a karşı bir eylem birliği başlatacaktır; gerek İran’ın kaosu yaymak ve halkların rejimine karşı tartışma yaratmak için alet ettiği elektronik ortamda ve gerekse yaptırım uygulama alanında. Gerekirse bu askeri kartların kullanılmasına kadar gidilebilir. İkinci grup ise İran’a karşı tavır almaya daha az hazırlıklı olanlardan oluşuyor. Bununla birlikte sahne çöker de; bu ülkeler, Washington ve Tahran arasında bir seçim yapmak zorunda kalırlarsa, kendilerini açıkça Sam Amca’nın stratejik, diplomatik ve ekonomik yardımlar sunmasını ister halde bulacaklar. Askeri yardım ve destekler ise hiç şüphe yok ki gizli kapaklı değil açık bir şekilde yapılacak. Stratfor’un raporuna göre İran’ın bölgedeki yıkıcı rolü, özünde Suriye’de yapıp ettikleriyle bağlantılı. Rapor, İran’ın Suriye’deki varlığını güçlendirmeye devam edeceğini; bunu İsrail’i caydırmak için bir araç olarak gördüğünü düşünüyor. Bu demek oluyor ki, komşu Lübnan’da etkili bir müttefik olarak gördüğü Hizbullah’a besin takviyesi yapmaya devam edecek. Bu da İsrail’i İran’ın planlarını engellemek için güç kullanmaya itecek. Bu, güney Lübnan’da silahlı bir karşılaşmaya yol açsa da… Stratfor’un ufukta beliren, göklerin kara bulutlarla kaplı olduğu ve kötüleşen uluslararası duruma karşı yağmur ve sel uyarısında bulunan yıl için diğer uluslararası sahneler hakkındaki değerlendirmesi nedir? Allah’ın izniyle o da başka bir yazının konusu olsun…

مشاركة :